29 Mayıs 2012

HER GÜNE 1 ŞEMSİYE

Herkesler yakınıyor "hadi artık yaz gelsin" diye... Ben halimden memnunum, böyle hafiften bir serinlik, arada atıştıran yağmur altında yürümek, yağmur azdığında camın yanına oturup yağmur sesi ile kitap okumak, ıslanan toprağın kokusunu içine çekmek...

Dalgalı denize gereğinden fazla yaklaşıp, her dalgada ıslanır mıyız acaba diye beklemek, hafiften üşüyünce de kahveleri yudumlamak... Milletin bu mevsimle derdi ne anlamadım ben :) 

Yağmur severlere iyi haber; yağmurlar önümüzdeki hafta boyunca devam ediyor... Şemsiyeleri evde unutmayalım!!!  Ama bir sorun var hangi şemsiyeyi hangi kıyafetle kombinlemeli ???

Sarı kahve tonlarında bir şemsiye için; şaka şaka :) 
Bu gün Salı: Sarı enerji verir mi acaba haftaya devam etmek için ? Böyle rahat şeyler sanıyorum hep benim tarzım. Mint rengini de bağıra bağıra değil de fazla çaktırmadan kullanıyorum. Güzel renk!
Bu gün Çarşamba: Sarı yeterli enerjiyi vermedi daha canlı bir şeyler lazım. Mor-mürdüm tonları olsun o zaman. Hafta ortası da gelmiş, kutlamak lazım... Bu eğlenceli babetlerle başlayalım mı kutlamaya ? Belki eve dönüşte de frambuazlı bir pasta olmadı CartD`or`un frambuazlı dondurmasından alırız.


Bu gün Perşembe: Kutlama falan iyiydi de gene iş var. Poff... Bu kombinle "Yatay, dikey nereden bakarsan bak burası modern bir hapishane" mesajı veriyorum tüm ofise. Bu akşam da eve giderken Sturbucks`tan Limonlu Cheesecake mi alsak? Yok yok bu hafta için 2. tatlı hakkımı hafta sonuna saklamak istiyorum.

Bu gün Cuma: Neler oluyor? Bütün hafta spor giyindik diye ofiste bizi hafife mi almaya başlıyorlar yoksa ? Saçlara hafif dalga verip, kırmızı topukluları ayağımıza geçirip, dişimizden tırnağımızdan arttırarark aldığımız kırmızı YSL ruju sürmenin tam zamanıdır o zaman. "Spor olabildiğim kadar seksiyimdir de" mesajını veriyoruz şimdi. 
Bu gün Cumartesi: İş faslı bu haftalık bu kadar. Dün giyilenlerden sonra nasıl olsa ofisteki bayanlar bütün hafta dedikodunuzu yapacak. 
-Ay o pantolonun hali neydi öyle şekerim
-Tabi tabi ispanyol paça hiç sevmem zaten
şeklinde kıskançlık diyaloglarında baş rol oynamanın tadını çıkartırken, bir yandan da Converse`lerle hafta sonunun keyfini çıkartabiliriz...

Pazar günün evden çıkmadan pijamalarla her türlü keyif ve tembellik yaparak geçiriyoruz.
Pazartesi de Pazarın rehaveti ve Pazartesi sendromu ile pijamalarla işe gidilebilir :)

Not: İnsanların çoğunun işe giderken böyle rengarenk, her canın istediğini giyemediğini biliyorum. Sonuçta herkes reklam ajansında çalışmıyor, dergilerde editörlük falan yapmıyor değil mi... ama hayal kurmak serbest!
 -Şimdilik serbest. 3 gün sonra birileri çıkıp, Levent Kırca skeci misali "YASSAGG KARDEŞİM YASSAGGG" diyebilir, kıymetini bilelim-



Nerede kalmıştık, her güne 1 şemsiye diyorduk. "Yok ben bu şemsiyeleri beğenmedim" derseniz elimizde bunlar da var.

Herkese bol yağmurlu günleeeeerrr.....






28 Mayıs 2012

Tecrübe ile Sabit #10 Toni&Guy Saç Düzleştirici ve Diğerleri

TONI&GUY  markasının müdavimi çok, ben de düzleştirici balmını denedim güzelmiş gerçekten. Ürünün tam adı Straight and Shine Smoothing Balm. Benim saçlarım düz ama birazcık gür olduğundan her zaman kabarık olur. Genelde düzleştirici maşa ile yaparım saçlarımı ama inanılmaz zamanımı alıyor, sadece kurutması bile uzun sürüyor.Aslında bu üründen çok fazla bir beklentim yoktu ama beklentilerimin üzerine çıktı.
Ürün düz teli saçları daha da düzleştirmek ve elektriklenmesini engellemek için. Sprey şeklinde değil balm şeklinde ve pompalı bir ağzı yar. Boyutu da gayet büyükçe. (200ml)

Saçlar ıslakken uygulanıyor ve durulanmıyor. Ben duştan sonra bu ürünü sürdüm ve maşa ile saçlarımı düzleştirdim, çok güzel bir yumuşaklık verdi, farkı hissedildi.

Başka bir seferde de, duştan sonra ürünü sürdüm ve saçlarımı düzgünce kuruttum. Normalde duştan sonra saçlarım o kadar çok kabarır ki, değil saçımı açık bırakmak sımsıkı toplasam bile güzel durmaz. Bu ürünü kullandıktan sonra sadece kurutup dışarıya çıktım :)) Reklamlardaki gibi "kurut ve çık oldu" çok sevindim. 

Bazı kızlar var biliyorum, duştan sonra saçlarına birşeyler sürüp kuaförden çıkmış gibi oluyorlar, ben öyle bir ürün bulamamıştım şimdiye kadar. "Kuaförden çıkmış" biraz iddalı olabilir o kadar da muhteşem değil ama benim devamını getireceğim ürülerden oldu. En güzel yanı da indirim sitelerinde bulunuyor sık sık. Ben Limango`dan 9.90`a almıştım.

Mevzu saç olunca eklemek istediğim 2 ürün daha var:
Saçımı boyamaktan bir süreliğine vazgeçiyorum ama uzunca süredir Loreal Excellence ile boyuyordum. Burada genelde kullandığım renkleri göstermiştim. Bu boyada kutunun üzerindeki resmi tutturmak çok zor, genelde daha koyu bir renk veriyor ama alırken bu şekilde düşünüp alınca sorun yok. Bu boyayı neden seviyorum ? Çünkü saçımı boyadıktan sonra normalden daha yumuşak oluyor saçlarım. Özellikle içinden çıkan şu saç kremini de kullanınca saçıma bakım yapmışım gibi oluyor. Bu boyadan bir şikayetim yoktu ama artık sürekli saç boyamaktan sıkıldım. Dibi azıcık bile gözükmeye başlasa gıcık oluyorum, kaşlar ile saçlar birebir aynı renk olmayınca gıcık oluyorum...vs  Gel gelelim karamel tonlarında saç rengini çok seviyorum ama bir süre boya yapmamaya karar verdim. Bakalım ne kadar sürecek. 

Bahsetmek istediğim son ürün de Dove Therapy; ısıya karşı koruyucu sprey: bu ürün TONI&GUY`ın aksine, tüm saça değil sadece saç uçlarına sıkılıyor. Dediğim gibi ben sık sık düzleştiriyorum saçlarımı. Haliyle kırılmalar ve yıpranmalar oluyor. Bu üründe sevdiklerim arasında. Elektriklenmeyi azaltıyor öncelikle. Isıya karşı koruyor mu bilemiyorum ama koruduğunu var sayıyorum :)

Sizin de "süper" dediğiniz saç ürünleri var mı? Bu aralar güzel bir şampuan arayışındayım. Nude markası takılıyor gözüme. Özellikle parabensiz olması dikkatimi çekti. Bir sonraki şampuan alışverişimi bu doğrultuda yapmayı planlıyorum. "Bu doğrultuda yapmayı planlıyorum" da ne resmi bir cümle oldu yaa :))

23 Mayıs 2012

Lila Kutu`dan Çıkanları Denedim

Lila Kutu`nun Nisan ve Mayıs aylarındaki ürünlerinden bazılarını kullandım. Kutular elime ulaşınca hemen neler çıkmış paylaşıyorum zaten ama bazı ürünleri de bir süre kullandıktan sonra tekrar yazmak gerekiyor. İşte onlardan 3 tanesi...
Hamilton güneş kremleri


Hamilton Everyday Face: yüz için 30 faktor korumalı güneş kremi: Üzerinde şunlar yaıyor;

*yağ içermez ve gözeneklerinizi tıkamaz,
*normal, karma ya da akneye meyilli ciltler için uygundur,
*mat bir bitiş sağlar,
*parfümsüzdür.

Ben de üzerinde yazanlara katılıyorum. Ayrıca hafif renkli bir ürün ama kapatıcılık gibi bir özelliği yok tabiyki.   Yoğunluğu güzel, sürülmesi kolay ve parlama-yağlandırma yapmadı gerçekten. Bu ürünü sevdim. İnternette araştırısanız fiyatları 55-65 TL arasında değişiyor. Yüz için yağsız güneş kremi arayanlara bir önerim daha var. Ona da hemen buradan bakabilirsiniz


Vücüt için olan güneş kremine gelirsek,
Hamilton Optimal: 30 faktör korumalı ve üzerinde 4 saat boyunca suya dayanıklı olduğu belirtilmiş. Yapısı orta derecede. Ne çok sıvı ne çok yoğun. Bu ürün yağsız olmadığından hafif bir parlama bırakıyor ama doğal olarak. Fiyat aralığı diğer ürünle benzer.

Bir de ne zamandır bahsetmek istediğim bu ürün var. Açıkçası kutudan çıktığında pek sevinmemiştim ama kullandıktan sonra izlenimim değişti.

Dermosilver: Gümüş iyonlu sabun; Bu gerçekten farklı bir ürün. Kutusunun üzerinde yazanları özellikle çektim, yazanlara bakınca saça-yüze-vücuda kullanılabilir gibi anlaşılıyor. Önce kullanmakta biraz tereddüt ettim açıkçası. Hatta biliyorsunuz Aliminyum içerikli ürünler çok sakıncalı (anti persprant deodorantlarda ve roll-on larda sıkça kullanılıyor ve özellikle göğüs kanserinde, kanser hücrelerinde Aliminyum`a rastlandığı her yerde yazıyor. Gerçi hemen eklemek istiyorum ki; bir çok yerde bu Aliminyum`un kozmetik ürünlerinden geldiğine dair bir kanıt yok ama ben kullanmıyorum açıkçası. Gümüş`ü de duyunca, ben bir işgillendim ve kullanmadan önce biraz araştırdım. Ne mutlu ki gümüş iyonları hakkında bu tarz bir bilgi yok!

Ayrıca içim gene rahat etmedi ve Kimya bölümünden bir hocaya sordum. Hoca da, gümüşün insan sağlığına bir zararı olmadığını ama bakteri seçmeden bütün bakterileri öldürdüğünü söyledi. Yani bu da demek oluyor ki, yararlı bakterileri de öldürür. 

Neyse gelelim ürüne; ben bu sabunla yüzümü yıkadım 1-2 hafta. O kadar sevdim ki günde 2-3 defa yıkadığım oldu. Hani yüzünüze güzel bir maske uygularsınız da ışıl ışıl olur yüzünüz. Tam öyle bir etki bırakıyor her yıkamadan sonra. Bu ürünü kullanmaya başladıktan sonra cildim çok güzelleşti demiyorum ama yıkama sonrasında bıraktığı his ve görüntü çok güzel. Ayrıca elinizi bile yıkadığınızda, gıcır gıcır bir etki  bırakıyor. Kokusu da çok hoş. 

Ayrıca kutunun üzerinde yazan içerik bilgilerine bakın! Gayet doğal ve güzel şeyler yazıyor. Kutunun üzerinde organik etiketi bile var. Bu sabunun fiyatı 18 liraydı. Lila kutu`da satılıyor. 

Ama bu kadar iyi özellik bir arada olunca bu fiyat çok uygun geldi. Bu marka hakkında birazcık daha araştırmaya ihtiyacım var!

17 Mayıs 2012

Makrome Bilekliklerim -Kendin Yap-

Daha önce evdekileri toparlayıp koymuştum buraya. O zaman da bir sürü bileklik yapasım gelmişti ama ancak yapabildim. Kendim yaptım diye demiyorum ama güzel oldular sanki :) 


Malzemelerim bu tarz şeyler. Zincirler, bilekliğe uygun metal figürler ve renkli ipler. Yalnız şu metal figürlerin pahalılığından şikayetçiyim :(((

Aklımda bir sürü şey yapmak vardı, o yüzden bu kadar malzeme kalabalığı var ama baktım bileklikler güzel oluyor, bir sürü bileklik yaptım...


Bu aralar makrome şeklinde örülmüş olanlar çok hoşuma gidiyor benim. Ben de bu yolu seçtim. Eminim bir çoğunuz biliyorsunuzdur ama yinede bilmeyenler varsa ben kısaca anlatayım.

40-50cm uzunluğunda 2 adet ipi, bileklik için seçilen figürün deliklerinden geçirip, bir ucu daha uzun bir ucu daha kısa olacak şekilde ayarlıyoruz.

Resimdeki gibi; bir taraftaki ipler kısa, diğer taraf uzun. Tabi bu örgüyü yapabilmek için figürü bir yere sabitlemeniz ya da birine "Şunu bi tutuver gözünü seveyim", "Şunu bi tut", "Şunun ucunu tutta bi işe yara" gibi birşeyler demeniz ya da benim gibi ufak! bir ataşla bir yere sabitlemeniz gerekiyor.


Sabitleme işlemini hallettiyseniz, örgüye geçebiliriz. Kısa olan ipleri ortaya alıp, yandaki ipleri örüyoruz. Ortadaki ipler hep sabit kalıyor. Örneğin, soldaki ipi, ortadaki iki ipin altından sonra da sağdaki ipi ortadaki iki ipin üzerinden ve solda oluşturduğumuz yuvarlağın içinden geçirdikten sonra kenardaki ipleri sıkıyoruz. Sonra sağdaki iple başlayarak aynı işlemi yapıyoruz.

Neyse bilen biliyordur zaten, bilmeyen de benim anlatımımdan bir şey anlamaz heralde :)


Bu şekilde istediğimiz boyuta gelene kadar örüp, uçlarını sıkıştırma aparatları ile kapatıyoruz. Yalnız eklemek istediğim nokta; bileklik için ipi çok kalın seçerseniz kaba duruyor ama ince seçerseniz de çok zor örülüyor ve ciddi emek istiyor. Orta kalınlıkta bir ip seçmekte fayda var bence.

Ben birazcık kaptırdım sanki...


Bu elimdeki model favorim ama...



Bu arada bir de bunlar var: ince zincir ve renkli iplerle saç örgüsü yapıp (2 kat dolanacak uzunlukta) uçlarını sabitledim. Ben bunları da kat kat takmayı seviyorum. Özellikle saatin yanında güzel duruyorlar diye düşünüyorum. Ben severek takacağım hepsini, siz ne dersiniz ?

14 Mayıs 2012

LİLA KUTU MAYIS 2012

Lila kutu geldi yine :) Kutu daha elime ulaşmadan, 1-2 yerde "kötü" diye birşeyler gördüm ama süprizi kaçmasın diye bakmadım. İşte Mayıs kutusundan bunlar çıktı....

Daha ben de tam olarak inceleyememiş olsam da, o kadar da fena değil bence. Geçen ay ki ile kıyaslanmaz belki ama idare eder.

*Hamilton güneş kremleri var, hem yüz hem de vücut için. Boyutları çok küçük değil bir süre kullanılabilir.
*Bioderma şampuan var ama çok küçük. Tek kullanımda etkisi ne kadar anlaşılır bilemem
*Golden Rose`un ruj testerını da sevdim :) + renkten de 2-3 defa belki de daha fazla sürülebilir.
*Nature of  Beauty aseton içermeyen oje çıkarıcı pedler ve 
*AveSeena kuru yüz maskesi

Bunlar benim sevdiklerim. Bir kaç ürün daha var ama onlar pek ilgimi çekmedi açıkçası.
İçinden çıkanların ayrıntılı listesi de burada

İşte bu ay ki Lila Kutu böyle çıktı... Ne çıkarsa çıksın bu süpriz kutu işini seviyorum ben :) Bir süre daha devam...  Lila Kutu 
Ürünleri denedikten sonra daha ayrıntılı bilgi vermek ümidi ile... :))

10 Mayıs 2012

Makyaj // Loreal ve Max Factor Fondoten, Pudra

Fondöten seven birisi olarak, son zamanda kullandığım drugstore fondöten ve pudraları şöyle bir toparladım.

 Bende bir süredir bunlar var.
*Max Factor Miracle Touch: Uzunca bir süre kullandım fondoteni. Kapatıcılığı güzel, kremsi bir yapısı var. İçinden kendi süngeri çıkıyor ama çok kısa sürede bitiyor. Süngeri azıcık bile batırsam, bir dünya fondoten alıyor üzerine.
*Loreal İnfallible: Bu üçlü arasında en çok bunu seviyorum. Hala onu kullanıyorum zaten. Likit fondoten kullanmaya pek alışkın olmadığımdan tereddüt etmiştim ama miktarını ayarlayınca diğerlerinden daha güzel oluyor sanki. Pompalı şişesi ile gayet kolay kullanılıyor.
*Loreal True Match: Bu üründen de 2 tane bitirdim daha önce. Yapısı Max Factor`e göre biraz daha katı ama roll on süngeri ile kullanması çok kolay. Kulanım süresi de daha uzun. 

Kapatıcılık açısından aralarında çok ciddi bir fark yok bana göre ama en hafif ve en kullanışlı olanı Loreal infallible. Genel olarak da Loreal ürünlerini Max Factor ürünlerinden daha başarılı buluyorum ben. Fiyatlarına gelince; yeni almadığım için net fiyat veremem zaten kolayca bulabileceğiniz ürünler ama Max Factor biraz daha pahalı. Bir de şöyle bir nokta var; Loreal ürünleri çok daha sık indirime giriyor, takip ederseniz çok uygun fiyatlara geliyor. 

Pudra olarak;
*Max Factor: Bitsin diye uğraşıyorum ama artı bırakmanın zamanı geldi heralde. Kapağı birkaç yerinden kırıldı (bu güne kadar kullandığım bütün Max Factor`lerin biyerleri kırıldı, çatladı ve yazıları silindi) Rengini de dikkatsizlik yapıp biraz koyu almışım, o yüzden çok severek kullanmadım açıkçası. Ama renk haricinde bir sıkıntısı yoktu. Sıkıştırılmış olduğu için kullanımı kolay ve uzun süre gidiyor.
*The Body Shop Pudra: Bu ürünü indirimdeyken çok çok uygun bir fiyata denemek için almıştım. Çok fazla bir beklentim yoktu açıkçası. Baya uygun bir fiyata alınca insan biraz öyle düşünüyor :) ama gayet severek kullanıyorum. Fondotenin üzerinde daha mat ve düzgün bir görüntü yaratıyor. Tek sevmediğim, toz olduğundan, sürerken her yana saçılması.

9 Mayıs 2012

ARADIĞIM GÜNEŞ KREMİ: Clinique Super City Block

Kışın bile güneşli günlerde makyajdan önce güneş kremimi süren ben, yaz gelince hemen güneş kremi arayışına girdim. Aslında elimdeki ürünü bitirmeden yenisini alma niyetinde değildim ama geçenlerde Tekin Acar`da  indirimi görünce bakalım bir dedik. Özellikle "yağsız bir şey var mı?" diye sordum.Çünkü dediğim gibi ben makyajın altına güneş kremi sürüyorum önce. Kremlerde de iyi kötü yağ oluyor, zaten benim cildimde hafif yağlı olunca yıldızlar gibi parlıyoruz :) Clinuque`den bir krem önerdiler bana, kutunun üzerindeki oil-free yazısını gözüme soka soka! Aslında daha önce araştırmamış olmam benim ayıbım. Oldukça bilinen ve tercih edilen bir ürünmüş kendisi ama ben yeni tanıştım. Buna da şükür!

Önce hemen üstüne atlamadım, dediğim gibi henüz bitmemiş bir ürünüm vardı ama denedikten sonra "tamam bu dur" dedim. Aslında bu tarz ürün yorumları yazarken, beklentileri gereğinden fazla yükseltmekten korkuyorum ama beğendiğim şeye de beğenmedim diyemem ki.

Clinique Super City Block; 40 factor koruması var, (suya girip çıktıktan sonra diğer ürünlere göre daha dayanıklı dedi oradaki bayan ama bilemem) Göz altı için de bir koruyucu ürün tavsiye ettiler aslında onda da aklım kaldı ama bütçe işte naparsın :)

Bu arada hemen açıkça söylemek istiyorum ki ben Clinique ürünlerinden ve pahalı parfümeri mağazalarından biraz uzak dururdum. Çok pahalı olduklarını düşünürdüm hep ama bu ürün 68 TL, %20 anneler günü indirimi  ile 54 liraya aldım. Zaten eczaneye gidip baksanız 50 liradan aşağıda değil hiç bir marka. Her gün yüzüme sürdüğüm ve güneşten koruması gereken ürünü de çok ucuz markalardan alamayacağıma göre... 


Bu arada kremle ilgili önemli bir özellik de hafif renkli olması. Öyle kapatıcı gibi bir özelliği yok ama ben sevdim. Yazın fondoten kullanmak da çekilmiyor bazen. (Benim muhteşem, pırıl pırıl bir cildim olmadığından fondoten bağımlısı sayılırım) Kapatılacak bir sivilce, kızarıklık olmadığı zamanlarda sadece bu kremi sürüp, üzerine pudra ile kullanabilirim, o açıdan da iyi oldu. Gerçekten de mat ve hoş bir görüntü veriyor, artık yıldız gibi parlamayacağım sanırım :) Tek sevmediğim yanı sıkarak kullanılan tüpü oldu. Pompalı şişede ya da daha ince uçlu bir tüpte olsa daha iyi olurmuş.

Özet olarak; yüz için güneş kremi önemlidir, iyi seçim yapın

Clinique Super City Block SPF 40, 40ml, 68 TL
Tekin Acar`da %20 indirimde (13 Mayıs`a kadar) (54 TL`ye geliyor)
Boyner`de de 2. Clinique ürününde %40 indirim vardı.
Kendi mağazasında ya da diğer yerlerde fiyatı nasıl bilemiyorum.

7 Mayıs 2012

Gezi: Paris Alışveriş Notlarım

Paris`de gezi notlarım hemen şu posttaydı. Gelelim şimdi alışveriş notlarına. Öncelikle Paris, Avrupa şehirlerinin içerisinde en pahalı olanlarından birisi sanıyorum. Alışveriş deyince de, bizim ülkemizde olan mağaza ve cafelerde birebir aynı ürünü orada daha yüksek fiyatlara almanız mümkün.

Bu yazıda ortalama bir turiste hitap edecek alışveriş notlarım var tabi! Yoksa müdavimi olanlar, özel bir şeyler arayanlar ya da özellikle ultra lüks mağazalar için gidenlere hitap etmeyecektir.

Şanzelize/Champs Elyees 


6 Mayıs 2012

Paris ♥

Ben bir yere gezmeye gitmeden önce didik didik araştıran sınıftanım. Sonuçta kısıtlı bir zaman aralığında gidiyorsunuz ve bir plan olması şart bana göre. Gezi yazısı okumayı sevenler ve gidecekler için aklımda kalan her şeyi yazıyorum şimdi ben de...

Klasik turistik yerler ama benim dikkatimi çeken ufak ayrıntılarla birlikte...

İlk olarak Eifel var tabii ki; 
Kimilerine göre demir yığını olsa da turistlerin gözdesi. Paris`in olmazsa olmazı. Bence buraya akşam üzeri bir vakitte gidip yukarıya çıkmak, şehrin hem gündüz hem de gece manzarasını görmek en güzeli. Geceleri belirli aralıklarda yanıp sönen ışıkları da kaçırmamak lazım derim. Ama bilet almak için her daim sıra bekliyorsunuz. Benim Paris`de gördüğüm en uzun sıra buradaydı. 


Eifel`in içindeki restoran oldukça pahalı olsa da kafesinden bir şeyler alabilirsiniz. Hediyelikler de dahil. Bu arada uyarmadan geçemem; Eifel`in altındaki zenci satıcılardan bir şeyler alacaksanız pazarlık yapmadan almayın! Türkçe bile konuşsanız anlayacaklar muhtemelen ama bir şey almayacaksanız hiç yaklaşmayın fena yapışıyorlar.




DisneyLand.....Paris`te her zaman iyi fikir ama...
Aması çok; eğer kısa süreli bir gezi yapıyorsanız şehirde bir çok yeri görmekten vazgeçmeniz gerekir. Burası 1 tam gününüzü alır hatta 1 gün yetmez bile. Gidiş-geliş ve giriş masrafları da birazcık yüksek.


Ama kaç yaşınızda olursanız olun hemen çocukluğunuza dönebilirsiniz. Disneyland birkaç bölümden oluşuyor bu arada. Bir tarafta dükkanlar ve daha çocuksu oyuncaklar varken diğer tarafta studyolar ve daha atraksiyonlu oyuncaklar var. Zaten içeride de harita ile dolaşıyorsunuz.