27 Mart 2014

Nişan Düğün İşleri

Başlık sizi korkutmasın, evime aldığım kesme tahtasından tutun da peçeteye kadar en küçük ayrıntıyı fotoğraflayıp paylaşacağım bir yazı olmayacak, ne şimdi ne de ileride :) Yine de bugünlerde nerelerde olduğumu ve hoşuma giden birkaç ayrıntıyı yazmak istedim.

Geçtiğimiz ayın sonunda nişanladım, mayıs başında da evleniyorum :) İlişkimiz üniversiteden beridir devam eden uzunca bir ilişki olmasına rağmen, nişan-nikah-düğün işlerini ardı ardına aceleye getirdik resmen. Ve ben bu durumdan çok da memnunum... Çünkü süreç uzadıkça karar vermek zorlaşıyor, birilerinin konuya müdahil olma olasılığı arttıkça artıyor, insanın aklı karışıyor ve karar verilmesi gereken konular aylarca insanın aklını meşgul ediyor. Nişan için anı olsun diye çektiğimiz birkaç fotoğrafı koyup anlatmaya devam ediyorum; 


Nişanda en sevdiğim ayrıntılardan birisi bu kurabiyeler oldu sanırım, böyle birşeyler ararken Mia Atolye`nin instagramdaki çekilişini gördüm tesadüfen. Sevgililer günü için kurabiye kavanozu hediye ediyordu ve ben kazandım :) Siteyle bu şekilde tanıştım ve her gördüğüm kurabiyeye bayıldım, ayrıca inanılmaz da lezzetliydiler. Pastaları da harika gözüküyordu ama İstanbul`da değil Antalya`da olduğumuz için pasta alma imkanım olmadı. Bu tarz butik pastalar, kurabiyeler yapan siteler bol miktarda var ama miaatolye bana daha profesyonel geldi. 

Nişan ve düğün işlerinde tam bir sömürü söz konusu bildiğiniz gibi. "aa ama bu en özel gününüz olacak" deyip, her şeyi ederinin en az 2 katına satma çabası var her yerde. "Hiç bir şey için masraftan kaçınmamalılıyız" psikolojisine büründürüyorlar zorla insanı ama ben pek bürünmedim açıkçası. Elbisede, ayakkabıda falan gidip en pahalısını, en özelini aramadım hiç.




En ekstra harcamamız alyanslarımız oldu sanırım çünkü gramajı oldukça düşük olmasına rağmen, marka ve işçilik adı altında ederinin neredeyse 3 katıydı fiyatı! Ama tek içimize sinen model onlar olunca aldık.


Herkesin zevki çok farklı ama nacizane tavsiyem; bunları sürekli takacağınızı düşünerek almanız. Ben incecik sade bir şey istiyordum, bir de hafif kare bir model bulduk daha da iyi oldu. İnanılmaz rahatlar, normalde gün içinde üzerimdeki takılara pek fazla tahammül edemeyen bir insan olarak, bu yüzükle hiç bir rahatsızlık hissetmedim. 



Ailelerin tanışması ve kaynaşması bizim için oldukça çetrefilli ve korkutucu bir süreçti ama çok kısa zamanda her şey sorunsuz halloldu. Herkes memnun ayrıldı. Ben de iyi ki aylar öncesinden planlamaya başlayıp, bunun stresini yaşamamışım diye düşündüm.

Her şey dört dörtlük olmasa da, hem aileler, hem biz gayet mutlu ayrıldık. Nişanın üzerinden 1 ay geçti, bu arada yine aynı acelecilikle (yalnız tabii acele dediysem, 5 yıldır birlikteyiz, işimiz ve hali hazırda yerleşik bir evimiz var aksi halde 1 ayda yetişecek işer olmayabilir :) 3 Mayıs`a nikah tarihimiz belirledik. 

En en ennn uyuz şey nikah işlemlerini halletmek oldu sanırım, inanılmaz saçma prosedürler yüzünden oradan oraya koşturduk 2 gün. Onun haricinde gelinliğimi gayet kolay seçtim, ayakabılarımı internetten aldım, olmadı  iade ettim yenisi aldım. Gelinlik konusunda bir kaç yıl önce "Pronivias`dan alırım, Vakko`dan bakarım" diye atıp tuttuğumu hatırlıyorum. İstanbul`a gitmedim bile. 2 model denedim, biri çok hoşuma gitti, birkaç değişiklik isyetip sipariş verdim. Gayet sakin ve telaşsız şekilde her şeyi hallediyoruz yani sırayla, tavsiye ederim :)

Nikah ve sonrasındaki kokteyl, bahçe süslemeleri ve nikah şekerleri için de anneme güvendim. Bu arada erkek kardeşim gayet profesyonel klarnet, kuzenim keman ve bir diğer kuzenim de elektro gitar çalıyor olabilir :) 

Şimdilik tek sorun bayramdan sonra erkek tarafında olacak düğünün benim için tam bir muamma olması, hiç bilmediğim, küçük bir şehirde, tamamen erkek tarafının şekillendirmesi ile olacak olması ama bakalım hayırlısı...

Demem o ki, hayatımın en büyük olayı olmadı düğün-nikah organizasyon işleri. Maddi olarak da çok açılmadan, ufak tefek aksiliklere fazla takılmadan, ama çok istediğim şeyleri de yaparak atlatıyoruz bu süreci.

Şimdilik aklımda kalan tek şey Mia Atolye`den ismarlamak istediğim kurabiyelerin bütçemi çok aşacak olması, (Nişan için daha az sayıda almıştık ama nikah için sayı oldukça fazla) ve Antalya`da güzel bir fotoğrafçı bulmak. 

18 Mart 2014

Bitenler // Mart 2014


Yves Rocher Saç Dökülmesi Karşıtı Şampuan: Bitenler postumda sık sık gördüğünüz, daimi şampuanım. 2 şişede 1 araa veriyorum sadece etkisini yitirmesin diye.
Clinique Anti Blemish Köpük Temizleyici: Bu da daimi yüz temizlemiyicim. Ayrıntılı yazısı blogda mevcut, yağlı ve sorunlu cildime en iyi gelen ürün, diğerlerini denesem de yine hep bu sete dönüyorum sonunda.
Loreal 3 Etkili Makyaj Temizleme Suyu: Bioderma ve Garnier`in benzer ürünlerinin yanında zayıf geldi bana. Yüzümde bıraktığı yapışıklık hissinden hiç hoşlanmadım, tekrar almam.


Clinique Rinse-off Göz Makyajı Temizleme Suyu: Beğendiğim bir temizleyici, çift bazlı. Orjinal boyunun fiyatı yüksek geldiği için, böyle seyahat boyları denk geldiğinde severek kullanıyorum.
Bath and Body Works, Black Amethst Duş Jeli: Yoğun ama çok hoşlanmadığım bir kokusu vardı. Köpürmesi ise bariz derece standart duş jelinden daha fazlaydı. Kokusu buram buram ve yoğun olmasına rağmen, duş sonrasında fazla kalmadı tenimde.
Raen Bitkisel Duş Jeli: Bu üründen hiç birşey anlamadım, orjinal boyunu almayı düşünmem.
Yves Rocher Böğürtlenli EDT: En küçük boyundan denemek için almıştım ya da promosyon olarak gönderilmişti, hatırlamıyorum ama daha büyük boyunu almadığıma memnun oldum. kokusundan hiç hoşlanmadım, kalıcılığı da yok denecek kadar azdı. Oda spreyi gibi kullandım bitirmek için.



Clinique Even Better Leke Serumu: Daha önce 30ml`lik boyunu kullanıp, etkisini gördüğüm bir serumdu. 30ml`lik bir şişesini daha aldım, o sırada destek olması için vermişlerdi 5-6tane testerını. Önce onları bitirdim, şimdi orjinal bıyunu kullanıyorum. Yine blogda ayrıntılı yazısını bulabilirsiniz. (Aramak istediğiniz ürünün adını sol üst köşedeki arama kısmına yazarsanız ilgili yazıya kolayca ulaşabilirsiniz)
Clinique Even Better Göz Kremi: Güzel ama çok artı bir özelliği olmayan bir kremdi. İlk aldığımda metal başlığını kullanmak çok hoş gelmişti ama daha sonra alışınca onun da bir etkisi kalmadı. 
Innova El Kremi: İndirim zamanı oldukça uygun fiyata almıştım, SPF`si vardı ve oldukça güzel bir kremdi. 
Loreal Preferance Saç Boyası: Loreal`in klasik saç boyalarından daha havalı bir ambalaja sahip olan Preferance boyaları çok sevemedim. Klasik boyalarından daha güzel renk verimi alıyordum ve saçımı daha yumuşak yapıyordu boyama sonrasında diye düşünüp, klasik Loreal boyalara döndüm yine.
Dr. Ogranic Manuka Honey El Kremi: Lila Kutu alışverişimle birlikte gelmişti. Herkesin hoşlanmayacağı değişik bir kokusu vardı ama ben sevdim. Organik ve antibakteriyal özellikli bir kremdi. Önümüzdeki kış aklıma gelirse yeniden alabilrim.

17 Mart 2014

Clinique // All About Shadow 8`li Far Paleti

Sağlam bir Clinique sever olduğumu takip edenler bilir az çok, bu far paleti için de oldukça heyecanlanmıştım gördüğümde. 

Clinique All About Shadow 8`li palet yeni çıkanlardan ve sınırlı üretim. Clinique`in 4`lü far paletlerini gördüyseniz, boyut ve tasarım olarak onların 8`lisi şeklinde.



Ben daha büyük boyutlu hayal etmiştim ama içerisindeki far miktarı kolay kolay bitmeyecek nasıl olsa, bu şekilde çantada taşıması daha pratik diye düşündüm sonradan.


Clinique farlarının yapılarını daha önceden biliyordum zaten, yine onlarla aynı yapıda, gayet yumuşak, pigmentli farlar. Kalıcılkları da ortanın üzerinde, baz olmadan kullanıldığında akşam üzerine kadar dayanıyor. 


Gelelim renklere... Ben uzun zamandır bu tonlarda farlara hasret kaldığımdan mıdır bilemiyorum ama renklerini çok beğendim, Naked Basics renklerine de oldukça benzettim.


Sadece ilk sıradaki beyaz farın bariz ışıltıları var, diğer renkler belli belirsiz çok minik ışıltılar içeriyor. Yine ilk 3 sıradaki açık renkleri oldukça kullanışlı buldum, ışıltı, aydınlatma, baz olarak kullanılabilecek beyaz-krem arası 3 tonun bir arada olması hoşuma gitti.


Farları sürmek için içerisinden çıkan aparatı kullanmadım, sünger uçları çok sevmiyorum ama fırçalı tarafı dağıtmak için kullanılabiliyor. Uzun ve seyrek kıllı olduğu için direk farı sürmek yerine dağıtma fırçası olarak daha başarılı buldum.

Renklerin tende duruşları da aşağıdaki gibi;


Dediğim gibi sadece ilk rengin ışıltıları bariz, diğer renklerde de minik ışıltılar olmasına rağmen belli olmuyor, mat gibi duruyorlar.


Açık kahve-kahve-bakır ve siyaha yakın koyu kahve diğer dördü de. Fotoğraftakiler tek hamlede sürüldüler, pigmentasyonları oldukça başarılı gördüğünüz gibi. İçlerinde sadece bakır renkli olan far biraz tozuttu ve dağıldı sürerken. Diğerlerinde rahatsız edici bir tozutma olmadı.


Özet olarak yapıları ve kalıcılıkları güzel, renkleri ise oldukça kullanışlı buldum. Becerikli ellerin hem günlük hem de daha ağır makyajlar için  güzel sonuçlar alabileceği renkler. 

Satış fiyatını (149TL) biraz yüksek bulsam da paleti beğendim. Birebir kıyas olur mu olmaz mı bilemem ama Naked paletlere ulaşamayanlar için bir seçenek olabilir. Beni ne zamandır aklımda olan Naked Basics`den vazgeçirdi örneğin. Bütçenizi çok zorlamayacaksa kesinlikle tavsiye ederim. 

Bu arada Clinique`in online sitesinde bu far paletini alana ufak bir hediye seti hediye, aklınızda olsun. 

* Ürün denemem için Clinique tarafından gönderilmiştir.


10 Mart 2014

Kadınlar Günü İndiriminden Payıma Düşenler

Yine bir indirim zamanı geldi geçti. Kısa zaman önceye kadar Gratis`in ve Watsons`ın indirimlerini dört gözle bekliyordum. Özellike The Balm standından alacak bir şey buluyordum mutlaka. Bu indirim dönemi de gayet başarılıydı. Özellikle Gratis`e özel markalarda %50 indirim süperdi fakat The Balm`dan alacak bir şeyim kalmadı artık sanırım. Pamuk, şampuan vs. gibi ufak tefek şeyler almak için girdiğim Marmara Forum Gratis inanılmaz kalabalıktı. Reyonların arasından geçmek ayrı sıkıntı, kasadaki sıra ayrı sıkıntıydı. Birçok reyon da yağmalanmış gibiydi. Aldıklarımı ödemeden bırakıp çıkmayı tercih ettim. Nispeten daha tenha bir zamanına denk geldiğim Watsons`dan da sadece Garnier`in yeni çıkardığı çift bazlı göz makyaj temizleyicisini aldım.

Ama madem rahat durmadım ve ne zamandır istediğim Sephora alışverişini yaptımmmm...


Clarisonic hakkındaki fikirlerim sürekli gidip geldi. Alınır mı alınmaz mı, parasını hak eder mi, uzun vadede cildi yıpratır mı falan derken, almadan rahat edemeyeceğime karar verdim. Gönül rahatlığı ile almamda da ojekokusu, oreosevenkız ve bakımlıblog`un fikirleri etkili oldu.

Sephora`da da %20 fırsatı olunca daha fazla düşünmek istemedim. Clarisonic için %20 88TL gibi ciddi bir fark yapıyor. Hatta bana indirim kodu gelmediği için oreosevenkız kendi kodunu verdi bana sağolsun :)


Mağazada sadece açık pembesi ve moru kalmıştı, ben koyu pembesine de bi bakmak istiyordum ama açık pembe de iş görür dedim. Kutusundan çıkardıktan sonra 18-20 saat kadar şarj ettim ve 1 defa kulladım. Henüz 20 sn`lik periyortlarına uyamadım, kafama göre dolaştırdım yüzümde ama 1dk sonunda kendinden kapanması oldukça pratik olmuş. Tek kullanımdan sonra fark ettiğim şey, yüzümde maske yaptıktan sonrakine benzer bir arınma oldu. İlerleyen zamanlarda neler olur bilemiyorum...


Ve henüz elimdeki La Vie Est Belle yarılanmamış olsa da, bu kofreden hala olduğunu görünce hiç düşünmeden aldım yine. İçerisinde 30ml Lancome La Vie Est Belle EDP ve 50 ml kremi var, 99TL. Sanırım yılbaşı zamanı için hazırlanan kofrelerdendi, artık BOynerler`de YKM`lerde vs. bulunmuyor ama Sephora`da son adetler kalmış.  


Bunlarda Sephora`nın verdiği birtakım testerlar. Hayatımda ilk defa Sephora`dan tester aldım sanırım çok mutluyum :)

Gratis ve Watsons indirimini hasarsız atlattım diye sevinirken böyle bir çılgınlık yaptım ama Clarisonic Mia 2 aylardır dilimdeydi, bakalım değecek mi bu masrafa...

7 Mart 2014

Makyaj Temizleyiciler // Bioderma, Garnier, Roc ve Nuxe

Son zamanlarda elimde 4 farklı makyaj temizleyicisi birikince tek tek değilde, topluca bir karşılaştırma yazısı yazmak istedim. Ürünlere geçmeden önce makyaj temizliği hakkında önemli bulduğum birkaç hususu da belirtmek istiyorum.


**Makyaj temizliği bildiğiniz gibi atlanmaması gereken bir husus. Ben akşam eve geldiğimde makyajı hemen temizleyip geceye öyle devam ettiğim hafta ile, üşenip gece yatana kadar temizlemediğim hafta arasında cildimde bariz fark görüyorum. Temizlemediğim dönemlerde sivilcelerde artış oluyor. 

**Cilt bakım ürünlerin temizleyicisini, makyaj temizlemek için yeterli görmüyorum. Örneğin ben uzun suredir Clinique anti-blemish setin köpük temizleyicisini kullanıyorum ama cildimde makyaj varsa, öncelikle makyajı temizleyip ardından onu kullanıyorum. Bu şekilde daha iyi etki ettiğini düşünüyorum. Aksi halde tek başına makyajı temizlemekte yetersiz ve yararsız kalıyor. Aynı şekilde maske yapacaksam da önce makyajımı temizliyorum mutlaka.


Bioderma Sensibio H2O malumunuz çoğu kişi tarafından bilinen ve çok sevilen makyaj temizleyicilerden bir tanesi. Ben de su kıvamındaki makyaj temizleyicileri daha çok seviyorum. Garnier Kusursuz Makyaj Temizleme Suyu adı altında ona çok benzer bir ürün çıkardı yakın zamanda. Sadece meraktan aldım ve ikisini birbiri ile kıyasladığımda, çok bariz bir fark göremedim ben. Ambalajlarının şirinliği, temzileme etkileri ve ciltte bıraktıkları his çok benzer geldi. Belki Garnier ciltte bıraktığı hissiyat açısından bir tık daha geride olabilir.


Kendi adıma ikisini de cildimde bırakmayı sevmiyorum. En baştan beri yıkamaya alıştığım için az da olsa rahatsızlık veriyor bana. Ayrıca tonik adına kullanılmasını da manalı bulmuyorum. Bu nedenle cildi yumuşatır, canlandırır gibi vaatlerini de değerlendirmeye almıyorum.

Göz makyajı konusunda ikisi de "eh işte" kıvamında. Ambalaj olarak da gayet kullanışlılar. Bu aşamada en belirgin farkları fiyatları gibi gözüküyor. İkisini de indirimli zamanında aldığınızı düşünürsek Bioderma 25-30tl`ye gelirken, Garnier 8-9tl`ye geliyor ve Garnier`e ulaşmak daha kolay. Yinede markanın verdiği güven dolayısıyla Bioderma ile devam ederim gibi geliyor bana. 

İçerik listeleri de çok çok farklı değil, ikisinde de paraben yok. Bioderma`da artı olarak meyve özleri olduğu yazıyor ama eksi olarak da PEG6 içeriyor.


Nuxe Gül Özlü Makyaj Temizyeme Solüsonu; makyajı temizleme performansı açısından Bioderma`dan çok farklı değil yine. İçerik olarak da benzer. Artı olarak çeşitli gül özleri, çiçek özleri ve yeşil çay içeriyor. Ciltte bıraktığı yıkama isteği diğerlerinden daha fazla. Hemen hiç bekletmeden yıkadım ben ama gül suyunun doğal tonik olarak kullanıldığı göz önüne alınırsa, yıkamadığınızda  cilde olumlu birtakım etkileri olabilir diye düşünüyorum. Ben hem duruladığım hem de araya bir sürü başka temizleyici karıştırdığım için bu manada bir artı göremedim ama bir şans verilebilir.  


Gül ya da gül suyu kokusunu sevmeyen birisi olarak kokusunu rahatsız edici bulmadım. En olumsuz tarafı ise fiyatı sanıyorum. 200ml`lik ürün fiyatı 45-50TL arasında. Bu durumda sadece makyaj temizleyici sıfatı ile değil de, içindeki özlerin cilde iyi geleceği düşüncesi ile alınabilir belki. Özellikle alkollü tonikleri kullanmayan cildi hassas olan kişiler düşünebilir.


Roc Makyaj Temizleme Sütü, bir zamanlar Roc ürünlerin çok memnun kaldığımı hatırlıyorum. Uzun süre sonra yeni bir Roc ürünü almak çok nostaljik geldiği için almıştım bunu resmen :) Kendisi 3 etkili bir ürün, temizleme-tonikleme ve nemlendirme vaad ediyor. Tonikleme kısmını çok bilemiyorum ama temizleme işlevi güzel, nemlendirme işlevi de fena değil.


Diğerlerinden en bariz farkı süt/losyon şeklinde olması. Bu da tercih meselesi biraz. Ben başta dediğim gibi, su şeklinde olanları daha çok seviyorum ama arada bir losyona geçmek de fena gelmiyor. Pratiklik gerektiren durumlarda daha elverişli olabilir ama genelde birkaç işlevi aynı anda yapan ürünler yerine tek işlevi düzgün yapan ürünler tercih ediyorum. İçerik listesi de diğerlerine nazaran oldukça kabarık ve 2 çeşit paraben içeriyor. Fiyatı da 35-40tl civarındaydı diye hatırlıyorum.


Daha önceki zamanlarda Yves Rocher, Nivea gibi birkaç makyaj temizleyicisi daha denediğimi de hatırlayınca, uzun vadede yola Bioderma ve zaman zaman da Garnier ile devam edeceğim sonucuna varıyorum.

**Loreal`in yeni çıkardığı 3 etkili makyaj temizleme suyunu da denedim, onu da ekleseymişim keşke bu listeye ama unutmuşum. Onu ben hiç beğenmedim nedense. Temizleme performansında pek sıkıntı olmasa da, yüzümde hafiften yapışak bir his bıraktı. 1 kutuyu zor biteceğim sanırım.

4 Mart 2014

MAC // Creme in Your Coffe Ruj

Bir önceki yazının ardından bu MAC yazısı biraz manidar oldu sanki :) ama o yazının ana fikri, pahalı kozmetikleri almayın değil, sadece beklentinizi çok yükseltmeyindi. Bu beklentinin fazla yüksek olmaması gerektiğini bildiğimden, çok fazla MAC ruj almışlığım yoktur ama bazen karşı koyamayacağım renkler olmuyor değil.


Bir sürü renk olan MAC ruj standında bir baktığım rengi bir daha bulamam aslında ama bu renge üst süte birkaç sefer elim gitti farkında olmadan. Öyle olunca da daha fazla düşünmeden almak istedim. Cremesheen serisinden Creme in Your Coffe ismine ayrına ayrıca bayıldığımı da belirtmek isterim. 


Rengi günlük kullanıma uydun, tam olarak fotoğraflarda görüldüğü gibi. Pembe alt tonlu diye tanımlamışlar ama değil bana göre. Genelde kahverengi diye adlandırılan rujlardan uzak durmama rağmen, bunu çok severek ve çok rahat kullanıyorum. Çok koyu durmuyor. 


Sürümü ve yapısı da oldukça güzel. Kremsi yumuşak bir yapıda ve parlak bitişli. Yapış yapış ya da ıslak bir hissiyat bırakmıyor. Tek olumsuz yanı kalıcılığının düşük olması sanırım. Hiçbir şey içmezsem 1,5-2 saat kadar kalıyor. Ben mat seriden rujlara alışkın olduğum için bana çok kısa geldi. Bu serinin matlar kadar kalıcı olmayacağını bildiğim halde, rengine dayanamadığım için aldım. 


Ruj renkleri konusunda çok çığır açamıyorsanız, benim gibi benzer doğal pembeler etrafında dönüp duruyorsanız sürekli, bu doğal kahverengine de mutlaka bir bakın derim. Verdiğim paraya üzülmediğim, bitene kadar sıkılmadan kullanacağım bir ruj oldu benim için.