28 Ağustos 2014

ELCA Store // Ağustos 2014

ELCA Store; Clinique, Bobbi Brown, Mac, Estee Lauder gibi gibi bir sürü sevdiğim markayı tek çatı altında toplayan şirketin outlet kozmetik satış mağazası bildiğiniz üzere. Sadece hafta içi açık olduğundan, gitmek her zaman mümkün olmuyor. Bu hafta imkanım olunca, 1 günümü burada değerlendirmek istedim. Alınabilecek oldukça fazla şey vardı şansıma ama hem benim hem de eşimin parfüm ihtiyacı olunca, makyaj malzemelerine pek yer kalmadı.



Tommy Hifiger Brights EDT, 100ml, 79 TL 

DKNY Tart Key Lime EDP, 50ml, 69TL

Parfüm seçeneği oldukça fazlaydı hatta Jo Malone parfümler de mevcuttu. Ben daha aşına olduklarımdan seçim yaptım. Outlet mağaza olmasından ötürü, parfümlerin ağırlaşmış olabileceği de geldi aklıma ama öyle bir sıkıntı çıkmadı açtığım paketlerde. 2 parfümün de kullanım sürelerini kontrol ettim, 1 yıldan fazla ömürleri vardı sanırım.


Estee Lauder Double Wear Light Fondöten, 30 ml, 70TL
EL`ın double wear`ını çok beğeniyorum. Light olan versiyonunu da denemek istiyordum ne zamandır. Normal satış fiyatı 130TL civarındaydı yanlış hatırlamıyorsam. Kendime uygun bir renk de bulunca hemen aldım.

Clinique Anti Blemish Fondöten, 30ml, 60TL
Bu da çok beğendiğim ve birkaç kutu bitirdiğim fondötenlerden. Zaten ilk tanışmam da bir önce ELCA Store alışverişimde olmuş. Piyasada 90TL, Estee`ye kıyasla çok uygun sayılmaz ama mağazada genel olarak Clinique`lerin fiyatları böyle. Piyasa fiyatlarından %30 daha uygun gibi. Diğer markalar %40 hatta %50 indirimli gibi ama Clinique ürünlerinde çeşit daha fazla oluyor. Örneğin cilt bakım ürünlerinin hemen hepsi mevcuttu. MAkyaj malzemesinden ziyade, cilt bakım ürünü yedeklemek için de ayrıca gidilmeli.


MAC Mineralize Göz Farı, Thunder&Rain, 20 TL
Son anda öylesine sepete attığım bir üründü ama renklerine bayıldım, bunun haricinde MAC standında Stroke of Midnight koleksiyonunun hemen hemen tüm parçaları vardı. Aklımda kalan yüz paletleri 70TL`ydi. Diğer setleri de 60-80TL arasındaydı. Koleksiyon ürünleri haricinde alınacak bir şey yoktu MAC`den.


Bobbi Brown`da ise birkaç çeşit fondöten, renkli nemlendirici, CC krem, ruj ve allık çeşitleri vardı. Ama indirimli fiyatları bile bana fazla geliyor açıkçası. Öyle olunca çok emin olmadığım ürünleri almaya gitmedi pek elim. Rujlar, allıklar 53TL, kremler ve fondötenler 80-90TL civarındaydı.

Mağaza hakkında daha detaylı bilgiyi ve nasıl gidilir konusunu da bir önceki alışveriş yazımda yazmıştım, buradan okuyabilirsiniz.

PS: Bir önceki gidişimde neler almışım diye ben de baktım eski yazıya da, aldıklarımın içinde sadece fondöteni kullanmışım :/ Bu sefer fazla dağılmadan tam kullanacağım şeyler almakla iyi yapmışım. Bu mağazada en zor olanı; "nası olsa uygun" ya da "bir daha kim bilir ne zaman gelirim" iç seslerini bastırmak sanırım :)

21 Ağustos 2014

Solait // Güneş Kremi ve After Sun


Watsons`ın bir süre önce bloglara hediye olarak göndermesinden mütevellit son zamanlarda sıkça görmüş ve sıkılmış olabilirsiniz ama ben de tatilden yeni dönmüş ve ürünler de beklentimin üzerinde çıkmışken yazmak istedim. 

Solait Nemlendiricili Güneş Sonrası Spreyi


**Oldukça sıvı kıvamlı, hafif kokulu ve üzerinde yazdığı gibi yağlı hissiyat bırakmayan bir ürün.

**Güneş sonrası kullandığımda cildimi rahatlattı, iyi hissettirdi ama zaten güneş koruması da kullandığım için herhangi bir yanık durumu oluşmamıştı. Yani güneş yanıklarında kullanılacak bir ürün değil kesinlikle. 


** Belli belirsiz olsa da kıvamını fotoğraftan görebilirsiniz. Kıvamı dolayısı ile hafif olmasını, çok kolay emilmesini ve sürülmesini ben çok sevdim ama bu sebepten nemlendirmesi sınırlı. 

**Benim gibi kışın bile nemlendirici ile pek arası olmayan kişiler oldukça sevecektir ama kuru ciltli kişiler, yoğun kremleri sevenler yetersiz bulabilir.

Resim yazısı ekle

**Ürünün içeriği bu şekilde
** Crueltyfree olması yani hayvanlar üzerinde test edilmiyor oluşu ve 
**spreyli ambalajı ayrınca artı yönleri.

Solait 50 SPF Yüz Güneş Kremi

Çok fazla beklentim olmamasına rağmen, yine beğendim bir ürün oldu bu güneş kremi de.
** SPF 50 gibi yüksek bir koruması ve UVA UVB filtrelerin olması
** "Mattifying" ibaresini doğrulayacak şekilde cildimi yağlandırmaması (yağlı cilde sahibim) 
**Kolay dağılması ve bayaz kalıntı bırakmaması  hoşuma gitti. 


**Kıvamı ve içeriği de bu şekilde;


Genellikle bilmediğim markalara pek yönelmemek gibi bir alışkanlığım var, bazen de ön yargıya dönüşebiliyor. Bu ürünler için o şekilde oldu. Baştan "hımm" desem de, denedikten sonra ikisini de beğendim. Özellikle after sun spreyi daha da çok beğendim. Bu sene için tatil faslını kapattık ama yine de duş sonrası nemlendirici olarak kullanmaya devam edeceğim onu. 

**Gönderim için Watsons Türkiye`ye teşekkürler**


19 Ağustos 2014

Marvis + Oral B Şarjlı Diş Fırçası

Marvis Aquatic Mint Diş Macunu, 75ml, 21TL

Marvis diş macunlarını uzun süredir denemek istiyordum. Standart diş macunu çeşitlerine göre çok daha farklı çeşitleri ve harika ambalajları ile oldukça dikkatimi çekiyorlardı. Fiyatı yüksek geldiği için bir süre karşı koysam da, geçenlerde Lilakutu`dan büyük boyunu sipariş verdim. (75ml)  Risksiz olması açısından da "Aquatic Mint" olanını seçtim.


Ambalajına ve renklerine diyecek bir şeyim yok, çok hoş gözüküyor. Tadı da keskin bir nane tadı. Rahatsız edici değil, aksine oldukça ferahlatıcı. Genelde beğendiğim Colgate`lerden daha fazla ferahlık sağlıyor kullanım sırasında. 

Gel geleleim; bu diş macununu kullanmaya başladıktan birkaç gün sonra, dilimin ön kısmında anlam veremediğim bir yanma/acıma hissetmeye başladım. Görünürde bir şey yok ama gün içinde hiç geçmeyen, bir süre sonra yediklerimden aldığım tadı bile azaltacak boyuta gelen bir rahatsızlık hissi oldu. 

Artık doktora gitmeyi düşünüyordum ki; bu hissiyatın başlangıcının, diş macunu kullanmaya başlamam ile tam denk geldiğini fark ettim. Fazla ihtimal vermesem de, Marvis`i kullanmayı bıraktım. Birkaç gün içinde iyice azaldı ve geçme aşamasına geldi yanma hissi. 

İkinci bir şans daha verip sadece tek sefer daha fırçaladım dişlerimi ve hoop aynı anda dilimdeki yanma tekrar başladı. Gerçekten diş macunundan kaynaklı olduğunu ummuyordum ama 2. deneme ile çok bariz oldu. İçeriğindeki bir şeye mi alerjimi oldu nedir bilemiyorum ama cidden şaşırdım. 

Böylece Marvis dosyası benim için kapanmış oldu, başka çeşitlerini de deneyeceğimi sanmıyorum. Böyle olumsuz bir durum olmasaydı da yorumum "büyük ihtimalle bir daha almam" olacaktı. Bende yarattığı olumsuz durumdan bağımsız olarak  baktığımda, diğer macunlara nispeten küçük ambalajı ve yüksek fiyatına değecek bir fark göremedim.


Bu macunla ilgili bu tarz olumsuz bir durum yaşayan var mı çok merak ediyorum gerçekten, özellikle bu çeşidini denediyseniz lütfen yorum yazın.


Ve gelelim Oral B Şarjlı diş fırçasına; kendisi benim yıllardır kullandığım ve vazgeçemediğim bir ürün. Kutusu, saklama kabı, şarj cihazı vs. ile birlikte daha ayrıntılı bir yazı yazmak istiyorum ama burada hazır görsellere girmişken azıcık değinmeden geçemeyeceğim.

Daha önce Oral B`nin pilli modelini ve pembeden bir önceki şarjlı modelini de kullandım uzun süre. Öncelikle 3`ü de normal fırçadan çok daha iyi temizliyor ve diş fırçalama olayına keyif katıyor bunu belirtmeliyim. Bu fırçalara alıştıktan sonra, 1-2 günlüğüne bile olsa normal fırça kullanmak istemedim yıllardır. 

Pilli versiyonu, sarjlılara göre daha kullanışsız. Sürekli bir pil bitme ve yedekleme durumu hoşuma gitmiyordu. Performans olarak da şarjlıların bir tık daha iyi olduğunu düşünüyorum. Pembenin bir önceki versiyonu olan şarjlı ile yeni versiyon şarjlı arasında performan olarak bir fark yok. Eski versiyonu 30-40TL civarında satılırken, yeni versiyonu 60-70TL civarında satılıyor. Bu fiyata karşılık rengi pembe, üzerinde şarj göstergesi mevcut,1 dk. sonunda titreşimli uyarı veriyor ve güzel bir taşıma kutusu var.

Şarj aletleri minik, şarjları yeterli miktarda gidiyor. Ortalama 8-9 günde 1 defa şarj etmek yeterli oluyor. Bana göre hiç bir dezavantajı yok, belki yedek başlıklarının cihaza oranla pahalı olması sayılabilir. 2`li başlıkları 30 TL civarında oluyor. Bu şekilde 1 paket aldığınızda 1 yıla yakın bir süre kullanılıyor ama.

Benim asla vazgeçmeyeceğim ürünlerden bir tanesi, kesinlikle tavsiye ediyorum...

18 Ağustos 2014

Gelin Saçı, Gelin Makyajı Vol 2

Slm :)

Yaklaşık 10 gündür buralarda değildim, 1,5 senedir iple çektiğim tatilimdi aslında bu 10 gün ama içine bir de düğün sıkıştırınca pek bir şey anlamadım. Kısaca özet geçmem gerekirse; aslında Mayıs başında evlenmiştik! Antalya`da tam gönlüme göre nikah + küçük bir kokteyl yapmıştık. Gelin saçı ve makyajı konusundaki seçimlerimi bu yazıda anlatmıştım. 

Gelgelelim erkek tarafı Antalya`ya oldukça uzak olunca ve sevgili(!) kocam ille de düğün isterim diye tutturunca; düğün salonu bulalım, ramazan geçsin, bayram geçsin derken, evlendikten 3 ay sonra hiç bilmediğim bir küçük bir Karadeniz şehrinde düğün yaparken buldum kendimi. Değil tutulan düğün salonunu, kuaförü görmek, Karadeniz bölgesini bile ilk defa gördüğüm düşünülünce, benim için cidden çok sancılı bir süreç oldu.

Tabii, eşimin geniiiiş ailesinin aksine benim küçük bir ailede büyümüş olmam, biz bayram sofrasında bile maksimum 10 kişi olurken, onların standart bir haftasonu buluşmasında 25 kişi falan olmaları [artık düğünden 1 gece önce evdeki kalabalığı siz tahmin edin), düğünlerden hiç hoşlanmayan, kardeşinin sünnet düğününde bile oynamamış olan, zaten oynamayı bir türlü beceremeyen, el öpmekten hiç haz etmeyen, pek de sıcak kanlı sayılmayan biri olmam gibi faktörlerde vardı...

Gelelim yine bana tamamen sürpriz olan gelin saçı ve makyajı kısmına. Bir kere; kuaförde "kendini bana bırakacaksın, ben en güzelini yaparım" gibi bir anlayış vardı ki daha en baştan beni gıcık etti. "Koyunun olmadığı yerde keçiye..." anlayışıyla kendilerini çok iyi sanıyorlardı ve oldukça da yüksek fiyatlar biçmişler sanırım. Kullandıkları 3-4 parça Mac ve Kyrolan ürünü vardı, iyi güzel de inanılmaz kirli şekildeydiler. Aynı süngeri sürekli herkesin yüzüne değdirip duruyorlardı. Makyaj fırçaları da yoktu zaten, göz makyajını da parmaklarıyla yapıyorlardı. [Bu arada yanlış anlaşılmasın, kuaför konusunda hassas olacağımı tahmin eden erkek tarafı şehrin iyi diye bilinen kuaförünü ayarlamış] Ben bunları görünce, kendi malzemelerimi kullanmak istedim. Daha doğrusu ben en başta, makyajımı kendim yapmak istediğimi söyledim ama "yok olmaz, biz yapalım, kayınvaliden o kadar özendi" falan filan deyip ikna ettiler beni. Ben de "peki ama benim malzemelerimle" dedim o zaman. Benim malzemelerimi kullanmamızla, işler daha da saçma bir hal aldı. Ürünlere alışkın olmadığından, makyajı yapan kişi zorlandı bir kere. Bir de ezberledikleri standart makyajı (fena bir makyaj değildi ama benim için çok koyuydu, ve oraya gelen bütün gelinlere fiks aynısını yapmışlardı) yapamadılar. Ben sürekli müdahale edince, kadın da gittikçe bozulmaya başladı. Birden ukalalık yapan kişi pozisyonuna düştüm. Beğenmediğim şeye de "beğenmedim, olmadı" demeye çekindim. Benimle birlikte gelen arkadaşıma "gelin değişik biraz" falan dediklerini de kuaförden çıktıktan sonra öğrendim. Neyse sonuçta çıkan makyaj idare eder durumdaydı.

Saç konusu da benzer şekilde oldu; Ben saçlarıma sadece kırık fön istediğime, açık ve dalgalı saç istediğime bir türlü ikna edemedim adamı. İlla topuz yapacak. Yok buranın nemi, yok dayanmaz. İyi de arkadaşım ben Antalya`da yaşıyorum normalde, sizden mi öğreneceğim nemi :) [Gülen yüz temsilidir, cidden yazarken bile tekrar sinirlendim] Yok illa kırık fön yapmadı, maşa da karar kıldık/kıldı. Neymiş dalgalar kendini salınca tam benim istediğim gibi olacakmış. Olmadı işte! Maşa benim saçımda durmuyor istediğim gibi. Bir kırık fön çektiremedim. Saçlarım da istediğim gibi olmadı sonuçta. 

Bu sinir harbi sonunda normalde 60 lira olduğunu öğrendiğim hizmete 700 lira gibi bir şey ödendi sanırım. Cidden toplumun dayatmaları beni çileden çıkarıyor. Erkek tarafı, bilmediğim şehir bilmem ne derken mecbur kaldım ama siz siz olun ipleri elinizden bırakmayın. Ne istediğinizden eminseniz, kimseyi dinlemeyin. 

Bu tarz maceralardan sonra pek de ısınamadığım Karadeniz`den sonra kendimi Akdeniz`e attım tabii... Bu yazıyı yazayım mı, yoksa hafızamdan direk sileyim mi kararsızdım, belli olmaz yine de birkaç gün içinde silebilirim... Yazımı güzel anıların fotoğrafları ile sonlandırmak istiyorum yine de...




7 Ağustos 2014

Chanel // Krem Allık // Inspiration 64

Chanel Krem Allık... Yine bir yerlerde yazısına rastlamış olma ihtimaliniz çok yüksek olan popüler ürünlerden bir tanesi. Bu popülarite cidden ilginç bir olgu. Çok sık olmamakla birlikte beni de alıyor rüzgarına arada...


Övülmelere, bayılmalara dayanamayıp aldığım ilk Chanel ürünüm kendisi. Gördüğünüz gibi minicik bir ürün. Sadece 2.5 gram. "Buçuk" nedir yani insan onu "3" yapar! "Neyse" dedim, "Bu kadar methediliyorsa vardır mutlaka bir hikmeti, nelere vermedik ki para, buna da verelim."


**Plastik ambalajında ekstra kaliteli bir durum yok ama kadife kesesi şık, güzel hissettiriyor. 


** Chanel Krem allıkların 4 rengi mevcut, bendeki 64 numara Inspiration

**Bana göre en risksiz renk, çoğu zaman, çoğu tende hoş duracak tatlı bir pembe
**Kalan 3 rengi de çok güzel bu arada. Hepsi de alınabilecek renkler.


** Yapısı da övüldüğü kadar var; garip kadifemsi bir yumuşaklığı var. Çoğu krem allık gibi ıslak ya da yağlı değil. Krem gibi de değil, tanımlayamadığım şekilde toz allığı kedifemsi bir yapıya sokmuşlar gibi.


**Inspiration renginin benim tenimde duruşu bu; yoğun sürülmüş ve biraz hafifletilmiş hali bu şekilde.
**Herhangi bir ışıltı içermiyor, mat bir ürün.
**Yapısından dolayı, sürdükten sonra herhangi bir ıslaklık, ağırlık, yapışkanlık vs yok tabii ki


** Kalıcılık konusunda benim tenim de çok başarılı olamadı ama maalesef (Yağlı cildim var)

**Ortalama bir allıktan biraz da fazla belki, ama o kadar. Sabah sürüyorum akşama kadar kalıyor gibi bir durum yok. 

**Hangi cilt tipine, hangi ürünün üzerine uygulandığı da önemlidir mutlaka kalıcılık konusunda ama "çok kalıcı olacak" gibi bir beklentiyi karşılamama ihtimali var yani.

** Özet olarak; kullanım sırasındaki hissiyat çok hoş, renklerini de çok güzel verdiği için, toz allıklara kıyasla daha canlı duruyor rengi.

**Sahip olmaktan ve özel zamanlarda kullanmaktan mutlu olsam da, uğruna ayılıp bayıldığım bir ürün olmadı...

** Bu bittiğinde, bir buhran anında farklı bir rengini de alma ihtimalim büyük! İnsanoğlu işte :)

[Fiyatını tam hatırlayamasamda 105-110TL civarındaydı sanki ve Sephora tüm ürünlere de hatırı sayılır bir miktar zam yapmıştı sanki geçen hafta...]