Slm :)
Yaklaşık 10 gündür buralarda değildim, 1,5 senedir iple çektiğim tatilimdi aslında bu 10 gün ama içine bir de düğün sıkıştırınca pek bir şey anlamadım. Kısaca özet geçmem gerekirse; aslında Mayıs başında evlenmiştik! Antalya`da tam gönlüme göre nikah + küçük bir kokteyl yapmıştık. Gelin saçı ve makyajı konusundaki seçimlerimi bu yazıda anlatmıştım.
Gelgelelim erkek tarafı Antalya`ya oldukça uzak olunca ve sevgili(!) kocam ille de düğün isterim diye tutturunca; düğün salonu bulalım, ramazan geçsin, bayram geçsin derken, evlendikten 3 ay sonra hiç bilmediğim bir küçük bir Karadeniz şehrinde düğün yaparken buldum kendimi. Değil tutulan düğün salonunu, kuaförü görmek, Karadeniz bölgesini bile ilk defa gördüğüm düşünülünce, benim için cidden çok sancılı bir süreç oldu.
Tabii, eşimin geniiiiş ailesinin aksine benim küçük bir ailede büyümüş olmam, biz bayram sofrasında bile maksimum 10 kişi olurken, onların standart bir haftasonu buluşmasında 25 kişi falan olmaları [artık düğünden 1 gece önce evdeki kalabalığı siz tahmin edin), düğünlerden hiç hoşlanmayan, kardeşinin sünnet düğününde bile oynamamış olan, zaten oynamayı bir türlü beceremeyen, el öpmekten hiç haz etmeyen, pek de sıcak kanlı sayılmayan biri olmam gibi faktörlerde vardı...
Gelelim yine bana tamamen sürpriz olan gelin saçı ve makyajı kısmına. Bir kere; kuaförde "kendini bana bırakacaksın, ben en güzelini yaparım" gibi bir anlayış vardı ki daha en baştan beni gıcık etti. "Koyunun olmadığı yerde keçiye..." anlayışıyla kendilerini çok iyi sanıyorlardı ve oldukça da yüksek fiyatlar biçmişler sanırım. Kullandıkları 3-4 parça Mac ve Kyrolan ürünü vardı, iyi güzel de inanılmaz kirli şekildeydiler. Aynı süngeri sürekli herkesin yüzüne değdirip duruyorlardı. Makyaj fırçaları da yoktu zaten, göz makyajını da parmaklarıyla yapıyorlardı. [Bu arada yanlış anlaşılmasın, kuaför konusunda hassas olacağımı tahmin eden erkek tarafı şehrin iyi diye bilinen kuaförünü ayarlamış] Ben bunları görünce, kendi malzemelerimi kullanmak istedim. Daha doğrusu ben en başta, makyajımı kendim yapmak istediğimi söyledim ama "yok olmaz, biz yapalım, kayınvaliden o kadar özendi" falan filan deyip ikna ettiler beni. Ben de "peki ama benim malzemelerimle" dedim o zaman. Benim malzemelerimi kullanmamızla, işler daha da saçma bir hal aldı. Ürünlere alışkın olmadığından, makyajı yapan kişi zorlandı bir kere. Bir de ezberledikleri standart makyajı (fena bir makyaj değildi ama benim için çok koyuydu, ve oraya gelen bütün gelinlere fiks aynısını yapmışlardı) yapamadılar. Ben sürekli müdahale edince, kadın da gittikçe bozulmaya başladı. Birden ukalalık yapan kişi pozisyonuna düştüm. Beğenmediğim şeye de "beğenmedim, olmadı" demeye çekindim. Benimle birlikte gelen arkadaşıma "gelin değişik biraz" falan dediklerini de kuaförden çıktıktan sonra öğrendim. Neyse sonuçta çıkan makyaj idare eder durumdaydı.
Saç konusu da benzer şekilde oldu; Ben saçlarıma sadece kırık fön istediğime, açık ve dalgalı saç istediğime bir türlü ikna edemedim adamı. İlla topuz yapacak. Yok buranın nemi, yok dayanmaz. İyi de arkadaşım ben Antalya`da yaşıyorum normalde, sizden mi öğreneceğim nemi :) [Gülen yüz temsilidir, cidden yazarken bile tekrar sinirlendim] Yok illa kırık fön yapmadı, maşa da karar kıldık/kıldı. Neymiş dalgalar kendini salınca tam benim istediğim gibi olacakmış. Olmadı işte! Maşa benim saçımda durmuyor istediğim gibi. Bir kırık fön çektiremedim. Saçlarım da istediğim gibi olmadı sonuçta.
Bu sinir harbi sonunda normalde 60 lira olduğunu öğrendiğim hizmete 700 lira gibi bir şey ödendi sanırım. Cidden toplumun dayatmaları beni çileden çıkarıyor. Erkek tarafı, bilmediğim şehir bilmem ne derken mecbur kaldım ama siz siz olun ipleri elinizden bırakmayın. Ne istediğinizden eminseniz, kimseyi dinlemeyin.
Bu tarz maceralardan sonra pek de ısınamadığım Karadeniz`den sonra kendimi Akdeniz`e attım tabii... Bu yazıyı yazayım mı, yoksa hafızamdan direk sileyim mi kararsızdım, belli olmaz yine de birkaç gün içinde silebilirim... Yazımı güzel anıların fotoğrafları ile sonlandırmak istiyorum yine de...
Ben de Balıkesir'e arkadaşımın düğününe gittiğimde, makyajın kendi malzemelerimle yapılmasını istediğimde tuhaf tuhaf bakmışlardı. İlerde bir gün gelin olursam yine kendi malzemelerimin kullanılmasını isterdim büyük ihtimalle. Dediğin gibi emin olduğundan şaşmamak lazım bazen ürkütücü bakışlara rağmen :)
YanıtlaSilBir de ezberlenmiş kalıplarla kuaförlük ve makyaj yapmaları daha da kötü..
canım yoğunluktan hiç bakamıyordum bloglara senin blogunu özel açtım okuyorken bu yazına denggeldim :)
YanıtlaSildüğünde yaşadıkların okadar tanıdık geldi ki ben de aynısını yaşamıştım kaprisli insan kendine güvensiz olur diye kuaför aforizmaları bile duydum en son. neyse bitmiş gitmiş en iyisi kendin yapmakmış onu öğrendim :) mutluluklar dilerim :)
Didem; yani zaten kendi ürünlerini kullanmak istemenden daha doğal ne varki, karşı tarafa "bunları her kullanımdan sonra dezenfekte ediyor musunuz" diye sormak lazımdı aslında, keşke ben de bildiğimden şaşmasaymışım
YanıtlaSilKozmetik Deneyimleri; ah o kuaförler yaa, bitti gitti de zaten yüksek olan sinir stresimi iyice tavan yaptırmışlardı düğüne bikaç saat kala. Hatırlamak bile istemiyorum.